Plant Activity Organik Sıvı Gübre

tarimda-urun-cesitliligi

Tarımda ürün çeşitliliği Ve spesifikite farklılığı

Ürünler içerik, amaç, uygulanma şekli ve kullanım dozu olarak farklılıklar gösterir.
Çok eski zamanlarda, sentetik gübre icad edilmeden önce insanlar hayvansal ve bitkisel atıklarla topraklarını zenginleştiriyorlardı. Genel itibariyle topraklar organik maddece zengin, bitkilerde bazı yıllar çok verimli, bazı yıllar ise verimsiz bir sezon yaşatıyorlardı. Çünkü toprağın mineral ihtiyacını karşılayacak toz taşınması durumu her sene istenilen oranda gerçekleşmiyor, toprağı derin işlemek mümkün olmuyordu. Toprakta ihtiyaç olunan besin öğeleri yaygın bir bilinirliğe sahip değildi. İletişim çağının ilerlemesi, petrole dayalı teknolojik gelişmeler, diğer bütün besin öğelerinin sentetik imalatının yapılabilir olmasıyla, halk dilinde kimyasal gübre olarak bilinen ( üre, DAP, MAP, Magnezyum sülfat, demir sülfat, sodyum molibdenat vs vs) üretimi yaygınlaştı ve her yıl verime dayalı tarımı insanlara öğretti. Ancak insan oğlu işte; öğrenirken unutmayı da ihmal etmiyor.

Tüm bu tuzlanma ve çoraklaşma sebebi ürünleri kullanırken toprağın organik formunu desteklemeyi ya unuttu ya da ihmal etti. Bana sorarsanız büyük oranda unuttu! Neden derseniz, çiftçilere her organik maddeyi arttırın uyarısı yaptığımızda bizi sadece dinliyormuş gibi yapıyorlar ama uygulamaya gelince ya çok üşengeçler, ya da çabuk unutuyorlar. Sanırım ek maliyet ve zahmet getireceği düşüncesi kafalarında beliriyor ve unutmayı tercih ediyorlar. Konumuza dönelim; zamanla bu kimyasal gübreler, topraktaki organik madde azlığı nedeniyle verime etki edemez oldular. Çiftçi ise yalnız bırakıldı. Kapitalist düzen ise daha çok kimyasal gübre satmanın derdinde idi! Çiftçi verimsizliğe karşı kullandığı kimyasal gübre kullanımı arttırdı. Ve bunu daha fazla verim için değil bir önceki yılın verimini sağlayabilmek adına yaptı.

Fatura gene çiftçinin sırtına yüklenmişti. Tabiki kapitalizmi yönetenlerde yemek zorunda olduğundan bu çoraklaşmayı takiben gelilerini azaltmak bir tarafa, daha fazla gelir elde etmek ve tarımın sürdürebilir olması açısından yeni teknolojik ürünler üretip çok daha yüksek fiyatlarla çiftçiye satmaya başladılar. Biliyorlardı ki, tarım bitmeyecek ve çiftçi yüksek maliyetlere mecburen alışacak! Öyle de oldu. Tarımsal hastalıklar yaygınlaştı ve zirai ilaç satışları ile de baronlar iyice zenginleşti. Biliyoruz ki 1000 yıldır her türden bilinçlenme hep batıdan başlayıp doğuya yayılıyor. Bu kural bugün de geçerliliğini koruyor.

Batıda üretilen zirai ilaçlar kendi ülkelerinde yasaklanmasına rağmen onlarca yıldır doğu ülkelerinde kullanılmaya devam ediyor. Hatta ilk faz çalışmalarını bu az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde yapıyorlar. Bizler ise ülkemize yatırım yapıldığını zannederek mutlu oluyoruz. Sonuç olarak günümüzde kullandığımız organomineral gübreler bile verimsizliğe tam anlamıyla çözüm olamıyor. Hatta çiftçimiz organik ağırlıklı beslemeye direniyor. Buraya kadar şikayet ettik yeter. Sıra geldi çözümü anlatmaya: ülke olarak geri dönüşü olmayan bir yola henüz girmedik. Ramak kaldı demek mümkün ama. İşe nereden başlamalıyız diye sorarsak, en önemli düğüm olarak gene çiftçi bilinçlenmesi karşımıza çıkıyor. Buradan çiftçimize yüksek sesle, bağıra çağıra sesleniyorum!!!

Sorunlar:


1) Tuzluluk
2) Yüksek alkali topraklar
3) toprak altı mikrobiyal yaşamın yok olması
4) vahşi sulama
5) toksik birikinti
6) tansiyonu düzenlenemez toprak ve bitkiler
7) bilinçsiz çiftçi
8) kapitalist aç gözlülük
9) okumuş cahillerin otorite sahibi olması
10) devletin tarım politikalarını önemsememesi


Daha fazla gerekçe saymak mümkün ama yasal bir sıkıntıya girmek istemem. Genede beni anladığınızı umuyorum.

Mücadele:


1) organik maddece zengin ürünler kullanmak ( leonardit, hayvansal atıklar vs vs)
2) mikrobiyal yaşamın popülasyonunu arttırmaya yönelik ürünleri tercih etmek
3) leonardit kaynaklı hümik asit kullanımını önemsemek ve arttırmak
4) dekara kullandığınız kimyasal gübre miktarını yarıya indirip, yerine organik ve teknolojik ürünler kullanmak
5) çiftçi bilinçlenmesi için çalışma yapmak
6) topraktaki toksikolojiyi çözecek ürünler kullanmak ve önlemler almak
7) daha az su kullanımı sağlayan teknolojik ürünleri tercih etmek
8) Toprak pH sını 5,5 ile 7 arasında tutmak( bunu yaparken doğrudan kuvvetli asitler yerine toprağın özelliğini kaybetmesine sebep olmayan daha teknolojik ürünleri tercih etmek)
9) Bir lisansiyer ya da akademisyenin size önerdiği her türden besleme uygulamasını organik madde ve pH anlamında sorgulamak!!!
10) üretime dayalı evrensel yapının odağında çiftçinin olduğunu çiftçilerimizin benimsemesi ve patronun kim olduğunu onlara göstermesi!!!
Tarıma ve toprağa yapılan bunca ihanetin karşısında toprak hala bizi beslemeye devam ediyor. Artık ihaneti bırakıp doğallığı benimsemenin vaktidir.
Müsade ederseniz kısacık bir reklam da yapmak isterim. Ben bir Türk lisansiyerim. Savaşım toprakların ve tarımın kurtulması, verimsizliğe neden olan tüm olumsuzlukların ortadan kalkmasıdır. İlk olarak Plantactivity Sıvı Organik Gübreyi ürettim. Tüm Bilimsel altyapılarının tamamlandığına inandığım diğer projelerimi de tarımla buluşturacağım.
Toprak Ana tüm insanlığın tek ve yegane birleştirici gücüdür inancıyla bu savaşta birlik olursak mutlaka galip geleceğimiz aşikardır.

Kullandığınız gübrelerin %60’ı yıkanıp gidiyor
%20’si kökün ulaşamayacağı yerlerde konumlanıp tuzluluğa sebep oluyor.
%10’u ise toksik kalıntıya sebep oluyor.
%10’luk kısmı ile bitkinizi beslemeye çalışıyorsunuz!!
Özetleyecek olursak; birkinize verdiğiniz 10 öğün yemekten sadece 1 öğününü bitkiniz kullanabiliyor.
PlantActivity Sıvı Organik Gübre kullanarak bu oranı 6 öğüne çıkarmanız mümkün hale geliyor.
PlantActivity Sıvı Organik Gübre ile;

  • israfı önleyin
  • toprağınızı temizleyin
  • veriminizi arttırın
    Ayrıntılı bilgi için;
    +905421804242
    www.plantactivity.com.tr

Saygılarımla…

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now ButtonHemen Fiyat Al